Düzenli bir mutfağın yolu baharatlıklarından geçer. Eskilerin kast ettiği bu değildi ancak benim için anlamı budur Baharat Yolu'nun. Güzel yemek yapmanın da yolu budur bence, zamanla alabileceğin. Yavaş yavaş yayılacak kokusu baharatlarla birlikte. Biz erkeklerin midesinden kalbine giden mis kokulu en kestirme yol bu işte.
Benim mi? Benim gibi , daha henüz mutfakta çıraklık döneminde olan adamın baharatlığı da aşağıdaki oluyor. İdare ediyoruz işte.
28 Şubat 2013 Perşembe
27 Şubat 2013 Çarşamba
26 Şubat 2013 Salı
24 Şubat 2013 Pazar
Büyük Sözü #7
Sevgili İlker İnal'ı sevgi ve özlemle anıyorum.
Bir ömür ışığını taşıyabilmek umuduyla,
Kardeşlik sevgisi dört bir yana yayılsın.
Dilerim öyle olsun.
Geçmişte kalan günlerini bir sevgili gibi hatırla
Ama asla barışma..
Artık dönmen mümkün değil..
Bulutları,yağmurları ve akşamları yanına alıp,seni terketti..
Seninle tanışmak isteyen bir gelecek var...
Onunla bir yerden ilişkini başlat..
Birlikte sık sık doğayla bütünleşip
İçinde ay ışığı olan sakin,huzurlu şarkılar dinleyin..
Hayalleriniz olsun..
Farları,sokak lambalarını arkanızda bırakıp
Yeşiller,denizler arasında
Küçük balıkçı lokantaları olan yerlerde yaşamayı isteyin..
Ülkenin limon çiçeklerini
Akdenizin göklerinden,köpüklerinden ayırmaya kalkışmasınlar...
Bolluk olsun diye denizden su içilmez..
İçindeki doğal zenginlikler sana yeter..
Pencerenden özgür gökyüzü görünüyor
Ve elindeki kitapdan okuduğun öyküde
Bomboş ovalardan geçen trenler anlatılıyorsa
Oturup düşün,
Nedir seni mutlu eden ?
Mavi özgürlüğü gören penceren ve kitapların sayesinde
İnançların ve umutların artacaktır..
Dışarıda estirilen kalleş fırtınalara karşı
Düşünce namusunun değişmesine izin verme..
Dünyada kopan fırtına ve kasırgalara rağmen
Güneşin bıkmadan her gün doğuşunu düşün..
Her sabah yaşamının en üstteki yaprağını koparmak yerine
Her sabah yaşamının en üstüne
Onurlu ve vicdanlı bir gün ekle..
Önünden geçen yoksulluk ve çaresizlikle paylaş varlığını..
Yaşadıklarına ve gördüklerine kızıp
Kapıyı hızla vurup çıkma..
Olayları; Yalnızlığa ve “ sen “ sizliğe terk edemezsin..
Vurup çıktığın kapıya geri döneceğini unutma..
Vicdanlı bir yaşam kayıtsızlığı ve aldırmazlığı kaldırmaz..
Kimseyi onurlu ve vicdanlı olmaya zorlayamazsın..
Ama kendini zorlayabilir sevilen ve güvenilen biri olabilirsin...
Kişilikli ve haysiyetli insanlar
Bir şey yapılması gerektiğinde şartlar ne olursa olsun yapanlardır..
Eski bir pişmanlık
Ya da anlamsız bir ayıp gibi
Peşini bırakmayan geçmişinle barışma..
Bir an önce gözlerine bakacağın
Gelecek günlerin umutları ile ilişki kur..
İkiniz birlikte birçok yanlışa ve pişmanlığa son vereceksiniz..
Bir ömür ışığını taşıyabilmek umuduyla,
Kardeşlik sevgisi dört bir yana yayılsın.
Dilerim öyle olsun.
Geçmişte kalan günlerini bir sevgili gibi hatırla
Ama asla barışma..
Artık dönmen mümkün değil..
Bulutları,yağmurları ve akşamları yanına alıp,seni terketti..
Seninle tanışmak isteyen bir gelecek var...
Onunla bir yerden ilişkini başlat..
Birlikte sık sık doğayla bütünleşip
İçinde ay ışığı olan sakin,huzurlu şarkılar dinleyin..
Hayalleriniz olsun..
Farları,sokak lambalarını arkanızda bırakıp
Yeşiller,denizler arasında
Küçük balıkçı lokantaları olan yerlerde yaşamayı isteyin..
Ülkenin limon çiçeklerini
Akdenizin göklerinden,köpüklerinden ayırmaya kalkışmasınlar...
Bolluk olsun diye denizden su içilmez..
İçindeki doğal zenginlikler sana yeter..
Pencerenden özgür gökyüzü görünüyor
Ve elindeki kitapdan okuduğun öyküde
Bomboş ovalardan geçen trenler anlatılıyorsa
Oturup düşün,
Nedir seni mutlu eden ?
Mavi özgürlüğü gören penceren ve kitapların sayesinde
İnançların ve umutların artacaktır..
Dışarıda estirilen kalleş fırtınalara karşı
Düşünce namusunun değişmesine izin verme..
Dünyada kopan fırtına ve kasırgalara rağmen
Güneşin bıkmadan her gün doğuşunu düşün..
Her sabah yaşamının en üstteki yaprağını koparmak yerine
Her sabah yaşamının en üstüne
Onurlu ve vicdanlı bir gün ekle..
Önünden geçen yoksulluk ve çaresizlikle paylaş varlığını..
Yaşadıklarına ve gördüklerine kızıp
Kapıyı hızla vurup çıkma..
Olayları; Yalnızlığa ve “ sen “ sizliğe terk edemezsin..
Vurup çıktığın kapıya geri döneceğini unutma..
Vicdanlı bir yaşam kayıtsızlığı ve aldırmazlığı kaldırmaz..
Kimseyi onurlu ve vicdanlı olmaya zorlayamazsın..
Ama kendini zorlayabilir sevilen ve güvenilen biri olabilirsin...
Kişilikli ve haysiyetli insanlar
Bir şey yapılması gerektiğinde şartlar ne olursa olsun yapanlardır..
Eski bir pişmanlık
Ya da anlamsız bir ayıp gibi
Peşini bırakmayan geçmişinle barışma..
Bir an önce gözlerine bakacağın
Gelecek günlerin umutları ile ilişki kur..
İkiniz birlikte birçok yanlışa ve pişmanlığa son vereceksiniz..
22 Şubat 2013 Cuma
19 Şubat 2013 Salı
Yolunda Olan
Ne açıldığın, ne de vardığın yer değil, yolda ne yaptığın mühim.
Bir başlangıç ve bir son var en nihayetinde, ama iyi ama kötü.
Var mı bir sona varamayan?
Bir başlangıç ve bir son var en nihayetinde, ama iyi ama kötü.
Var mı bir sona varamayan?
18 Şubat 2013 Pazartesi
17 Şubat 2013 Pazar
15 Şubat 2013 Cuma
Yaptığını Beğendin mi?
Bir anda oturdum klavyenin başına...
Yazmak istedim bir sürü şey. Yazdım... Sildim... Yazdım... Sildim... Baktım sadece tuşlara basıyorum. Beğenmiyorum, yine siliyorum. Farkediyorum ki, sadece yazmak istiyorum.
Klavye tuşlarına basıp iz bırakmak. Her zaman bıraktığın izin kalıcı olması gerekirmiş gibi yazdıklarında da büyük anlamlar olsun hevesiyle yazıyorsun.
Olmasın.
"Yaz sadece" dedim kendime.
Bir yere gitmeli mi sonu? Hep bir sonuç olmalı mı? Neyin mesaj kaygısı? Kime neyi öğreteceksin?
Sen öğrendin mi? Öğrendiklerini uyguladın mı ki, yazdıklarının hep anlamlı olmasını umuyorsun?
Ummamalısın.
"Düşünme" dedim kendime.
Bir kez de düşünmeden yap bir şeyi. Düşündüğün pek çok şeyi bugün kendin bile hatırlamıyorsun.
Yaşamak, kaygılardan uzaklaşmadıkça tatlı ve anlamlı gelmiyor. Hep bir şeyleri sebeplerle ilişkilendirmek, sonuçlarına umut beslemek öyle çok yoruyor ki...
"Yapma işte." dedim kendime.
Bir baktım cümlenin sonuna ve sordum yine kendime;
"Yaptığını beğendin mi?"
Yazmak istedim bir sürü şey. Yazdım... Sildim... Yazdım... Sildim... Baktım sadece tuşlara basıyorum. Beğenmiyorum, yine siliyorum. Farkediyorum ki, sadece yazmak istiyorum.
Klavye tuşlarına basıp iz bırakmak. Her zaman bıraktığın izin kalıcı olması gerekirmiş gibi yazdıklarında da büyük anlamlar olsun hevesiyle yazıyorsun.
Olmasın.
"Yaz sadece" dedim kendime.
Bir yere gitmeli mi sonu? Hep bir sonuç olmalı mı? Neyin mesaj kaygısı? Kime neyi öğreteceksin?
Sen öğrendin mi? Öğrendiklerini uyguladın mı ki, yazdıklarının hep anlamlı olmasını umuyorsun?
Ummamalısın.
"Düşünme" dedim kendime.
Bir kez de düşünmeden yap bir şeyi. Düşündüğün pek çok şeyi bugün kendin bile hatırlamıyorsun.
Yaşamak, kaygılardan uzaklaşmadıkça tatlı ve anlamlı gelmiyor. Hep bir şeyleri sebeplerle ilişkilendirmek, sonuçlarına umut beslemek öyle çok yoruyor ki...
"Yapma işte." dedim kendime.
Bir baktım cümlenin sonuna ve sordum yine kendime;
"Yaptığını beğendin mi?"
12 Şubat 2013 Salı
Yaklaşma Açısı
Geldiğin yerde bıraktıklarının eksikliğini yollarda tamamlıyorsun yenileri ile.
Kalanların ve gelenlerin iyi veya kötü, ne olduğunu ise vardığında anlıyorsun, yeni yere.
Geriye dönüp baktığında bir küçük tebessüm kalıyor, iyi veya kötü.
İyiyiz. Çok şükür.
Yolculuklar iyidir. Kendine yakınlaştırır.
Yürüyelim koşmadan.
Kalanların ve gelenlerin iyi veya kötü, ne olduğunu ise vardığında anlıyorsun, yeni yere.
Geriye dönüp baktığında bir küçük tebessüm kalıyor, iyi veya kötü.
İyiyiz. Çok şükür.
Yolculuklar iyidir. Kendine yakınlaştırır.
Yürüyelim koşmadan.
İçmeyip de Ne Yapalım?
Bu mekanları yaratanların Hayyam'ı daha iyi anladıklarını düşünüyorum. Ne demişti Hayyam;
Yanalım sağlıcakla.
Sarhoş ve sevenler yanacakmış, hadi boşver ;
Sanmam ki bu söz doğru, bırak söylesin eller
Sarhoşları, aşıkları Tanrım yakacaksa,
Cennet için avcum kadar ayırmalı bir yer.
Yanalım sağlıcakla.
Etiketler:
dekorasyon,
Hayyam
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)