Yokluğu masallarla öğrettiler önce bize,
"Bir varmış, bir yokmuş." diyerek.
Her başlangıcın sonu olduğunu bildik, öğrendik.
Er ya da geç bitti tüm masallar.
Hepsinin de sonu mutluydu.
İlk yalanı da orada öğrendim işte ben.
Mutlu dediğin şey kime göre, neye göre...
Misal, herkes kırmızı başlıklı kıza sevinirken, öldürülen kurdu düşünmedi kimse.
Hatta sormadı kurda kimse, "Kötü olmak ister misin?" diye.
Masalcılar mutluluk yalanına kurban ettiler, kurdu, "Hain!" diyerek hem de.
Sordunuz mu kurda hiç?
Bu mutluluk için değer miydi hain olmaya, yok olmaya?
Siz, kurt da ölmek istedi mi sandınız?
Halbuki kız mutlu olsun diye kurban ettiler canını, bir avcıya.
Bir de anneannesini yedirerek kızın,vahşeti giydirdiler kurdun üstüne.
Ne yapsın kurt biçilen rolüyle, başkasının mutluluğundan huzur yarattı dünyaya.
Kısacası, harcadılar kurdu matmazel, bir kısa mutluluk uğruna.
Sonuçta bir yok oluş hikayesidir her masal, varlığın yokluğuna eş olduğu.
Öyleyse soruyorum, mutluluk nedir?
Varlık mıdır, yokluk mu?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder