Dedi ki “Ne dedi?”
“Kim?”
dedi.
“Yollar.”
dedi…
“Yollar,gideceğin
yere varmadan söyledi neler olacağını. İyi dinledin mi?”
Yolları
düşündü yaşlı adam. Uzun zamandır vardığı yerlerin yollarında harcadığı bir
ömür vardı. Gittiği çok yer, ama döndüğü tek yerdi. Durup düşündü… Hepsi söylemişti bir şeyler. Zira
dinlemediysen yaşamamışsın demektir. Yoksa var olur muydu yaşanmamış bir ömür?
Kimi
gel derdi, kimi git. Kimi kal derdi, kimi dur. Kimin de bir gurur, kimin de bir
kusur.
“Yolda
başlar her şey.” Demişti biri. “ve ne güzel bir yolu birlikte almak. Yolda
yaşamak. Yolda olur her şey. Varmadan” diye devam etmişti.
O gün
anlamıştı aslında neden hep gitmek istediğini. Varmadan dönmeyi.
Döndüğü
yerde vardı bir huzur. Ya kendin de ya da yerinde. Bilemedi hiç bunu. Belki de
gittiği yerlerde bulamadığından ne huzur ne de bir umut.
Yine
çıkmıştı bir yola. Bilirdi ki ayrıldığında solardı geriye bıraktıkları. Ama
bilirdi ki hala güzel, hala seni bekler. Çünkü öğrenmişti, gerçekten sevdiği
terk etmez hiç seni.
Çıktığın yol uzarken önünde, yoluna çıkanlar olur bir günde,
bir ömür. Fakat ardı ardına gelen tek bir ömür değil. Pek çoğu gelir geçer
önünden.
Arkanda
kaldıkça yalnızlaşırlar. Gelirken olduğu gibi… Yanından geçerken de… Geride kaldılar ve yine yalnızlar.
Arada
geçen bir olma hali, farklı yönlerin anlık buluşmasıdır. Ağaçlar gibi.
Gelirler. Yanından geçer giderler. Sen gidiyorlar sanırısın. Hâlbuki hep
oradalar. Bazen yeşil, bazen de sessiz. Yaprakların dili olsa da konuşsa dersin.
Anlatsa sana nasıldır yeşilin sesi, rüzgarların dile getirdiği. O yüzden bekler
yaşlı adam baharı hep yeni bir umutla ve heyecanla. Ama korkar da… Ya bir daha
duyamazsa.
Ve bir
gün bahar gelir yine. Yollarında karşılar tüm güzelliğiyle. Belki de bundandır
her baharda çıkması yollara. Ya da bahar çıkarır yola. Onu da bilemez. Bildiği
tek şey, baharın yeşilidir. Çünkü başkadır baharın yeşili ve bambaşkadır her
bahar, bir önceki bahardan daha da güzel.
Hep
istersin ki, yanında olsun. Yeşilindeki mutluluk sonsuz olsun. Varlığınla sula
güzelliğini, o mutluluğu daha da yeşert. O güzelleşsin. Güzelleştikçe sen daha da mutlu ol. Saf,
yalın, sade, tazecik olsun istersin. Yeşerdikçe altında çiçekler büyüsün. Çiçeklerle
taçlansın güzelliği. Çiçekler mutluluğunun kokusudur. Mis kokusu bundandır
baharın. Sadece istersin, iyilik ve güzellik için.
Ve bir gün gider o yeşil yine. Bakakalırsın ardından.
Yeşerttiğin her şey sararır solar. Eskisi gibi olur. Siyah beyaz fotoğraflar
misali. Güzel şeyler vardır eskide kalan. Hatırlarsın. Kötüleri ise unutursun.
Unutmak iyidir. Kötüyse eğer. Ancak
güzel olanı da unutmalısın yeri ve zamanı gelince. Kötüyü getirenin güzelliği
geçicidir işte bu yüzden.
Ta ki
baktığın yerin aslında yanlış olduğunu fark edene kadar. Yeşil güzeldir toprağa
baktığın ve kafanı kaldırmadığın sürece.
…
“Bak
bana.” dedi, yaşlı adama o gökyüzü.
Önce gözü
kamaştı yaşlı adamın. Hep orada olanın böyle göz alıcı olması hep toprağı
bakmasındandı diye düşündü. Anladı. Baktıkça güzelleşti, ışıltısının ardında.
Mavisi parladı bulutlara inat. Aklına geldi bir anda, yaz kış hep orada. Kimi
zaman soğuk, kimi zaman sıcak. Hatırladı ki, gülüşü güneş. Mavisi umut.
Yolunda
giderken yaşlı adam, durdu bir an. Yine düşündü…
“Mavi…”
dedi. “En sevdiğim.”
Baktı
ağaçlara, baharın yeşiline, dibinde biten çiçeklere.
“Ne duyuyorsun?” dediler, sessizlikten başka bir şey duymayanlar.
“Duyduğum ve gördüğüm tek şey huzur.” dedi yaşlı adam.
“Görmüyor musunuz?”
Bilemedi bakmakla görmek arasında fark olduğunu ve bakanların göremediğini. Mutluydu.
Yolu bitti. Dönmedi.
Karanlık çöktü.
Sonra da ıslak toprağın soğuk kokusu.
Bir ağacın kökü büyüdü başının ucundan.
Aralarında mis kokulu çiçekler.
Hepsinin üzerinde masmavi gökyüzü.
Döktüğü gözyaşları suladı çiçekleri, yeşertti yapraklarını.
Dedi ya yaşlı adam "Mutluydu."
“Görmüyor musunuz?”
Bilemedi bakmakla görmek arasında fark olduğunu ve bakanların göremediğini. Mutluydu.
Yolu bitti. Dönmedi.
Karanlık çöktü.
Sonra da ıslak toprağın soğuk kokusu.
Bir ağacın kökü büyüdü başının ucundan.
Aralarında mis kokulu çiçekler.
Hepsinin üzerinde masmavi gökyüzü.
Döktüğü gözyaşları suladı çiçekleri, yeşertti yapraklarını.
Dedi ya yaşlı adam "Mutluydu."